| | | | | | Rêber APO Sosyal Devrimi, Sevebilmek ve Yüce Yaşama Ulaşabilmek İçin Yapıyoruz Uygarlık tarihi boyunca sınıflı toplumun gelişmesi, sosyalleşme ve ulusallaşma, kölelikten günümüzün çeşitli toplumsal biçimlenişlerine kadar çeşitli aşiret ve halk topluluklarının her birinde değişik biçimlerde gerçekleşirken, bazen barışçıl, bazen savaşla, bazen kültürel ve ekonomik yöntemlerle, bazen siyasal yöntemlerle bazılarının çok olumlu gelişmesine, bazılarının yok edilmesine, bazılarının da orta düzeyde gelişmesine yol açarken, iç ve dış nedenlerle Kürdistan'da toplumsal ve ulusal gelişmenin çok güdük kalması sonucunu doğurmaktadır.... Yaşamak Ölmekten Daha Zordur Ve Ben Zor Olanı Tercih Ettim Türkiye'ye getirildiğimde kardeşlikten bahsedildi, uygun bulduğumuzu söyledik. Şimdi nasıl olacağı karanlıktır. Devlet belki beni yaşatmak istiyor; ama devlet beni kendisine göre yaşatmak istiyor diyemem. Devlet o şeyleri belki de laf olsun diye söyledi. Ama bizim de irademiz var, kendi özgür irademiz ve bilincimizle yaşıyoruz. Özgürlük için bir gün bile yaşamak önemlidir. O zaman yaşamak ölmekten daha zordu ve zor olan tercih edilmiştir. Ölüm bir anlık bir şeydir ve çabuk biter. Zor olan gerektiği için yaşama gerekliliğine karar verdim. Duygu ... PKK Bir Newroz Partisidir Kutsal direniş, diriliş savaşımımız, 25. Newroz’unu da büyük bir başarıyla karşılama gücünü göstermiştir. Büyük tarihi düşüşü belki de Medler’in yıkılışıyla başlatırsak -ki bu bir Mezopotamya uygarlığıydı- 2500 yıllık gibi bir düşüşün ardından; belki de onun tam karşılığı olan, yani her bir yılı bir yüzyılı bulan bu 25. yıl gerçekten bir diriliş oluyor ve oldukça da kurtuluşa yakındır. Nerden geldiğimizi, nasıl bir duruma sokulduğumuzu anlayabilir ve nasıl olmamız gerektiğine dair düşünebilir ve neler yapabileceğimizi kararlaştırabilirsek görec... 15 ŞUBAT KOPLOSU 21. YÜZYILIN EN BÜYÜK KOPLOSUDUR Batı uygarlığının bana karşı geliştirdiği ikiyüzlülüğü, hem Moskova, hem Atina ve hem de Roma kaynaklı olarak ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Türkiye aydınlarına, 'insani talepleri anlayın, gerçeği halkınız için ortaya çıkarın' diyorum. Bunları devlet, politikacılar, Kürtler, herkes anlamak zorundadır. 15 Şubat komplosu 21. yüzyılın komplosudur. Ben kendimi doğru katmaya çalışıyorum. 15 Şubat komplosunu bugünler de derinliğine yeni boyutları ile açacağım. Neden sakin davrandım? Şiddet olgusunu ortadan kaldırdım. Bunlar çok ciddi şeylerdir. Devl... Aşk Özgürlüğü Arayıştır Devrimimiz, insanın özüne saygılı, insanın doğal gerçeğine bağlı olma ve ondan alıkoyan bütün etmenlere karşı olma devrimidir. Askeri ve siyasi çözüm yolu; çok ağır olan toplumsal, ekonomik sorunun çözümü içindir. Bizde doğal yaşamın yolu bütünüyle kesilmiştir. O halde devrimimiz doğal gelişme yolunun açılması devrimidir, çözümüdür. Yoksa devrim, bir öç alma, kan dökme olayı haline gelir ki ne bizim bunu bu biçimiyle sürdürmemiz mümkündür ne de kan dökmeler bu biçimiyle sonuç verebilir. Devrim hızla yozlaşıp biter. Düşmanın dayattığı kör şiddet... MEŞRU SAVUNMA Ulusal Kahramanlık Çizgisi Zafere Yürüyen Kürdistan Halkının Yenilmez Gerçeğidir HEVAL ABBAS Tarihsel Toplum Gelişiminde Kahramanların Önemli Bir Rolü Vardır Bugün 28 Mart, Ulusal Kahramanımız, komutanımız olan Agit Yoldaşın şehadetinin 35. Yıldönümü. Ulusal kahramanlarımız Mazlum ve Agit Yoldaşlar şahsında tüm kahramanlık dönemi şehitlerimizi, özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların, halkımızın kahramanlık gününü kutluyoruz. BU NEWROZ FAŞİZME TARİHİ CEVAPTIR AKP-MHP’ye verilecek her oy ‘Kürt katliamını onaylıyorum, Kürtleri vur ve öldür’ demektir. Kürtlerin AKP-MHP’ye verdiği her oy Kürt halkına sıkılan bir mermi olacaktır. Bunu böyle bilmek gerekir. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Stêrk TV’de yayınlanan özel bir programda Rosida Mardin’in sorularını cevapladı. Karayılan, 2019 Newrozu, Türk devletinin mevcut durumu, Kürdistan Savunma Güçleri’nin gerçekleştirdiği Komuta Konseyi toplantısı, Şengal’deki provokasyondan Baxoz’da ilan edilen zafere kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. ... Eylemcilerin Bizi Çağıran Sesini Duymalı, Kulak Vermeliyiz PKK Yürütme Komitesi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Stêrk TV’deki Özel Programa konuk oldu. Rosida Mardin’in sorularını cevaplayan Karayılan 15 Şubat 1999 devletlerarası komplosu ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı büyük bir kararlılıkla sürdürülen direnişe ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. "Artık söze yer kalmadı, bıçak kemiğe dayandı, vicdan hareketi başlamalı" diyen Karayılan sürecin olağanüstü olduğunu, herkesin elini taşın altına koyarak sürecin kendisine yüklediği sorumluluğ... 41. Yılda Yeni Dönem Gerillası PKK Yürütme Komitesi Üyesi ve Kürdistan Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan, uluslararası komplonun Önderlik, Hareket ve halk mücadelesiyle boşa çıkarıldığını, ancak tümden parçalanmadığını belirterek, “Uluslararası komplo ancak Önder Apo özgürleşirse tümden yenilmiş olur” dedi. Gerillanın Yeniden Yapılanma Projesi kapsamında köklü bir yenilenmeyi yaşayarak önemli taktik çıkışları yapmayı hedeflediğini kaydeden Karayılan, olanaklar dahilinde çağın teknolojisinden de yararlanılacağını kaydetti. PKK Yürütme Komitesi Üye... TARİHİ 15 AĞUSTOS ATILIMI ve YARATTIĞI SONUÇLAR Büyük Zindan Direnişinin 12 Eylül faşist askeri rejimine karşı direnme kararı verdiğini ve herkesi direnişe çağırdığını duyurdu. Bu temelde iki yıl boyunca devam eden hazırlık çalışmaları da ülkeye dönüşü hazır kılmıştı. Ülkeye dönüş Kürdistan’ın orta kesimine; PKK’nin daha önce girmemiş olduğu alanlara dönük oluyordu. Böylece yeni bir süreç başlıyordu. Genel siyasi-askeri durum uygundu. 12 Eylül darbesinden sonra 19 Eylül 1980’de İran - Irak savaşı başlamıştı. İki yıl boyunca sürmüş, savaşta herhangi bir sonuç çıkmamıştı. Dolayısıyla iki devle... |
|
| Çağlar boyunca insanlık tarihinde tanıklık edilen bir çok devrimsel çıkış olmuştur. Ve damgasını insanlık mücadelesinde, zulme ve zalimliğe karşı duruşuyla bilinmektedirler. Direniş geleneğini İnana, İştar ve Mezopotamya tanrıçalarından devralan Zerdüşt, Maniden, ta ki Budalardan, İbrahimlerin Nemrutlara karşı çıkışından tutalım, İsaların, Firavununun, insanlara karşı yağdırdığı talan ve insanlığın hafızasından silinmeyen korkuya karşı koyuşuna kadar, insanlığa özgürlük yürüyüşünü ve hakikat arayışının yol göstericisi olmuşlardır. Bu yürüyüşe daha sonra güç veren ve bu mirası kalıcılaştıran Sokrates, Sipinoza, Adorno, Deskartes ve daha isimlerinin sayma gereğini duymadığım birçok insan çıkmıştır. Ortaçağın karanlığını, felsefik düşünceleriyle berrağımsı bir aydınlığa çevirmişlerdir.
Yakın çağcılarımızda da emperyalist ve kapitalist modernite sistemine karşı koyuşlarıyla tarihte ün kazanan, Marks, Olimpede Gauş, Kılara Zekin, Engels, Leninlerden, Roza Lüksemburg ve Mahirlerden Deniz Gezmişlere kadar, sosyalizm ve kominizim adına verdikleri demokrasi ve bağımsızlık mücadelesi toplumun direniş ruhuna can katıp güçlendirmişlerdir. En son Nelson Mandela ve özgürlük güneşimiz Önder APO’ya kadar uzanan amansız bir mücadelenin verilmemesi söz konusudur. Yeniçağın nesli olarak kendimizi bu yüce ve kaçınılmaz ideolojiler karşısında çok şanslı his edip gurur duymalıyız. Her doğuş yeni başlangıçları ve büyük başarıları kendisiyle getirmektedir. Bu nedeninden dolayı Kürt halkı olarak Önder APO gibi bir insanla tanışmak ve evrensel, çağdaş düşünceleri, bizi mutlu etiği kadar, Kürtlüğümüzle gurur duymamıza neden oluyor. Tabi her şeyden önde Önder APO’unun 4 Nisan doğuş gününü onun şahsında tüm Kürt Özgürlük Savaşçılarına ve tüm Kürdistan halkına en içten duygularımla kutluyorum. Bu doğuş bizim için tarihi önemi taşıdığı kadar, aynı zamanda tüm insanlığın ve insanlık mücadelesini veren insanlığın doğuş günü olarak da ele aldığımı belirtebilirim. Yine kutsal ana tanrıca kültürünü son kalıntılarını kendisine temsil eden Üveyş anayı da bu vesileyle analık hakından dolaylı anıyoruz. Kendisinin bir kadın olarak isyankar, sisteme boyun eğmeyen, bir mirası bizlere bıraktığı ve bu mirasın takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Önder APO’ nun böylesi bir karanlık çağda ve insanlığın yaşamış olduğu sistemsel krizin en derin yaşandığı bu dönem de dünyaya gelişi bizim için bir mucize, bir devrimsel doğuş olduğunu vurgulayabilirim. Özelde de Kürt halkının yaşamış olduğu konum ve resmi ideolojiler tarafından en çok soykırım kültürüne maruz kaldığı, kültürel ve toplumsal, tarihsel ve coğrafik bakımdan sömürgeyle ve soykırım politikalarıyla karşı karşıya kaldığı bir dönemde büyük doğuşunun gerçekleştirmesi Kürdistan toplumu açısından da bir baş kaldırışı, özgürlüğe susamışlığını gidermek açısından büyük bir rol oynadığını belirtebilirim. 4 Nisan günü aynı zamanda Kürt kadının doğuşu ve Kürdistan da iradesi kırılan, her kes tarafından köle gibi kullanılan Kürt toplumunu da ikinci doğuşu olduğunu belirtebilirim. Önder APO’ nun devrimsel çıkışını gerçekleştirdiği o dönmelerde, Kürt toplumunun yaşadığı konum kuşkusuz çok trajedi ve her türden düşman zulmüne karşı teslimiyeti kabullendiği ve mücadele iradesini yitirdiği bir dönemdi. Aynı zamda da özgürlüğe dair hiçbir umudun kalmadığı ve özgürlüğe dair büyük bir hayal kırılganlığını yaşadığı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kürt toplumunda kimliğinin, kültürel değerlerinin neredeyse yok oluşu yaşadığı bir süreçte, düşmanın her türden yönelimlerine karşı bir başkaldırış ve sömürge sistemine karşı açıktan bir savaşı ilan etmesi, her yönüyle Kürdistan halkı üzerinde etkide bulunup, baskıyla şiddet politikaları ve katliamlarla yaşadığı umut kırılmasını ortadan kaldırıp, Kürdü ölüm uykusundan uyandırmasına büyük katkıda olunmuştur. Şimdi yeni bir 4 Nisan gününü daha geride bırakırken Önderliğimizin doğum günü vesilesiyle her şeyden önce onun şahsında İmralı adasında her türden hukuksuzluğa ve haksızlığa uğrayan bir halk olduğunu unutmamak gerekir. İmralı adasında 16 yıllına giren tecrit ve izolasyon süreci salt Önderliğimizi hedeflememektedir. Onun şahsında 45 milyonluktan oluşan bir Kürt toplumunun iradesinin kırılması ve teslim alınmak istenilmesi gerçeği yatmaktadır. Önder APO’nun düşünce ve ideolojisi tutsak alınmak isteme amacı yatmaktadır. Küt toplumu ve kadınını, olarak klişeleşmiş düşman zihniyetini ve devletçi geleneğinin altıda yatan realiteleri doğru okumak ve bu yönelimlere karşı alternatif bir ideolojik mücadele yöntemimizi belirlemek sorumluğuyla karşı karşıya kaldığımızı vurgulayabilirim. Önder APO’ ya bağlılığımızın bir gereği olarak her şeyden önce anlamak ve onu pratikte uygulamaya koymalıyız. Önümüze koymuş olduğu demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayı yaşamsal kılmak ve demokratik ulus inşasına hız vermemizi gerektirmektedir. Yeni bir bahara girerken her baharın kendisiyle yeni başlangıç ve başarıları getireceğinin umuduyla, Kürt halkının da 2014 yılının baharı da Önder APO’nun özgürlüğünün sağlanmasın garanti altına alınacağını umut ediyoruz. Büyük inanç ve mücadele kararlılığımız, Kürt halkının barış ve demokrasi mücadelesine adamakla belirleyiciliğimizi ortaya koymamalıyız. Böylesi bir günde duygu ve düşüncelerimizi dile getirirken vicdani anlamda bir zorlanmanın yaşandığını söyleyebilirim. Çünkü Önderliğin, anlam ve önemini her yönüyle bilince çıkarmada ve yaşamada eksik kaldığımızdan dolayıdır ki? 16 yıldır Önder APO İMRALI gibi bir dipsiz kuyuda tecrit koşuları altında yaşamaktadır. Bu durum bizim için duygusal ve düşünsel anlamda zor olmaktadır. Bu konu, Kürt toplumu olarak hem de özgürlük savaşçıları olarak bizim için öz eleştiri konusudur. Çünkü varlık gerekçemiz ve toplum olarak bizi biz yapan ve kim olduğumuzu öğreten ve direniş geleneğini bize gösteren tek yol öğreticimiz olan Önder APO olmaktadır. Bu gerçeklikten yola çıkarak her birimizin bu konular karşısında kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Düşmanın her türden asimilasyon ve baskıları karşısında boyun eğen ve onu kendisine bir kader olarak kabul eden bir toplumsal gerçekliğimiz söz konusuydu. Ancak Önderliğin büyük devrimsel doğuşundan sonra elde etiğimiz iradesel duruş ve zihinlerimizde işlenilen insanlık mücadelesi, felsefik ve ideolojik bakımdan bizi hakikat yoluna her geçen gün biraz daha yakınlaştırdığını unutmamak gerekir. Bu açıdan Önderlik karşısında büyük borcumuzun olduğunu görmeliyiz. Günümüzde özgür ve demokratik bir kimlikle kendimizi toplum olarak var kılmamızın temel gerekçesi Önderliğimizin felsefik yaşam ve tarih anlayışının yaşamsal kılınması ve düşman tarafından kabul görünmesinden geçtiğini belirtmek yerinde olacak bu açıdan uluslar arası iktidarcı ve gerici devletler geleneğiyle daha güçlü bir mücadeleyi vermemiz vazgeçilmez görev ve sorumluluklarımızın başında gelmektedir. Evet, 4 Nisan Önderliğimizin doğuş günüdür ve nisan ayının bu anlamda bizim için de büyük bir anlam ve öneme sahip olduğunu dile getirebilirim. Nisan ayı baharın başlangıcı, doğanın kendisini yeni bir doğuşa hazırladığı yeşil rengine bürünüp verimliliğiyle insanlara kendi nimetlerini dağıttığı bir ay olmaktadır. Diğer yandan ağaçların yeşerip, yaprak açtığı, Kuşların, cıvıl cıvıl sesleriyle doğaya renk kattığı bir ay olmaktadır. Önderliğimizin de böylesi bir ayda dünyaya gelişi ve büyük özgürlük düşünceleriyle insanlık ve Kürt kadınına, toplumuna yeniden can vermesi anlamını taşıdığını belirtebilirim. Böylesi anlamlı bir doğuşun sevincini, mutluluğunu yaşamanın heyecanını tabi ki bütün duygularımızda, düşünce dünyamızda yaşamaktayız. Hata Kürt toplumu olarak özgürlük güneşimizden alınan güçle kendimizi yeniden yaratma eylemi günü olarak da ele almalıyız. Bu konuda birçok halktan kendimizi daha şanslı ve daha özgür hissettiğimizi dile getirebilirim. Diğer haklardan ayırt eden temel özelliğimiz, Önderliğimizin felsefik bakış açısını demokratik uygarlık temelinde kendisini yaratmakla kalmayıp kendisiyle özgür ve demokratik bir Kürt toplumunu yaratması gerçeği olmaktadır. Hem Kürt toplumu hem de özelde Kürt kadının direniş bayramı olarak 4 Nisan doğuş gününü ele almalıyız. Tabi ki bu gün vesilesiyle tarihten günümüze kadar büyük önemiyle bilinen, Urfa’nın temsil ettiği role değinmeden geçmemek gerekecektir. Peygamber şehri olarak ün kazanan bir mekânda, Önderliğin dünyaya gelişi ve insanlık açısından ve özel olarak da Kürt toplumu içinde, devrimsel çıkışı ifade ettiği kadar, düşünsel farklılığın günümüzde de ortaya koymaktadır. Bilindiği gibi Urfa, Hazreti İbrahim’in de doğuş yerine tanıklık etmiş. Yine Hazreti Eyüp’ün güzergâhı olarak da tarihte yer edinmiştir. Ve direnişin geleneğinin kökenini o topraklarda atılmıştır. Urfa, kültürel olarak belki de günümüz açısından en çok neolitik kalıntılarının kendisinde var kılan ve birer miras gibi insanlığa dağıtan belirleyici bir rolü oynamaktadır. Örneğin kültürler diller ve farklı toplumlardan oluşan bir topluluktur. Kendi içinde dil ve kültür ayrımı yapmamaksızın ortak ve demokratik bir yaşam tarzını yaşayan bir çok köye sahip olduğu, yapılan araştırmalardan kanıtlanmıştır. Yine kadın eksenli bir kültür ve toplum şekillenmesi ön planda olduğunu dile getirmek yerinde olacaktır. Bu anlamda Önderlik gibi büyük düşünce ve bilgeliğiyle günümüzde evrenselleşen ideolojisinin bir tarihsel geçmişin etkisinin olduğunu belirtmek istiyorum. Üveyş ananın da doğal otoriter olan özelliği ve cinsiyetçi toplumun tabu ve kurallarına tabi olmayışı, buna karşı sürekli bir ilkel direniş, isyan yöntemine başvurması elbette temel etken olarak Urfa da hâkim olan insani ve doğal yaşam koşularından doğduğunu belirtebilirim. Üveyş ananın kendisinin de taşıdığı ana tanrıça geleneğinin ilkel halinin, taşıyıcısı ve bereketinin son ürünü olarak ta Önderliği, insanlığa, ezilen ulus ve halkların özgürlük mücadelesine armağan etmiştir. Özgür ve demokratik bir ülkede buluşmak umuduyla Diyana Amanos |
|
|
| | ANALİZ - GÜNCEL DEĞERLENDİRME 4 Nisan Kürdistan Ve Kürdistan Toplumunda Büyük Doğuşun İfadesidir Çağlar boyunca insanlık tarihinde tanıklık edilen bir çok devrimsel çıkış olmuştur. Ve damgasını insanlık mücadelesinde, zulme ve zalimliğe karşı duruşuyla bilinmektedirler. Direniş geleneğini İnana, İştar ve Mezopotamya tanrıçalarından devralan Zerdüşt, Maniden, ta ki Budalardan, İbrahimlerin Nemrutlara karşı çıkışından tutalım, İsaların, Firavununun, insanlara karşı yağdırdığı talan ve insanlı... Newrozlaşan Bir Halkın Direniş Öyküsü Ateş, Newroz bir efsanenin, bir halkın yeniden yaratılmasıdır. Belki de en yalın sözlük anlamı budur. Çünkü bu efsane ile Kürt çocukları ve kuşakları tarihin satırlarının arsından dağ başlarına teker taşımış, zalimler ve kahramanlar yeniden vücut bulmuştur. Newroz' un "uzak" tarihinden bahsetmemek olmaz... Kral Cemşit'in devrilmesi ile yerine geçen Dehaq kısa zamanda etrafına dehşet salar. Bir ha... EDEP YOLUN IŞIĞIDIR Cezaevinden yazan ve üzerinde durduğum hususlarla yakından ilgilenen bir arkadaş mektubunda mürşit-mürit ilişkisi üzerinde duruyor, bu ilişkide önemli olan şeyin edep halkasını yakalamak olduğunu belirtiyordu. Mürşitle ilişkide adabı gözetmek demek, yüksek bir anlama gücü temelinde Mürşidi izlemek demektir. Mürşidi taklit eden, kendini Onun yerine koymuş sayılır ve bunun edeple ilgisi yoktur. Bu a... 40. YILA GÖRKEMLİ GİRİŞ Özgürlük öncümüz PKK’nin resmi kuruluşunun 40. yılına giriyoruz. Kürt özgürlüğünün 40. yılına adım atıyoruz. 40. tarihi Kasım’ını yaşıyoruz. Öncelikle daha şimdiden PKK’nin 39. resmi kuruluş yıl dönümünü başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşlara halkımıza ve insanlığa kutlu olmasını, başarı ve zafer getirmesini diliyoruz. Önder Apo’nun “benim gizli ruhum gibiydi” dediği Haki Karer yoldaş şahsın... KDP Şengal Saldırısı İle Neyi Hedefliyor Son süreçte KDP’nin Ankara ziyareti ve ardından Şengal’e saldırması ile birlikte KDP, Kürt halkına yönelik ihanet savaşının startını verdi. KDP’nin Şengal saldırısında da ortaya çıktı ki; KDP başta Güney Kürdistan halkının nezdinde ve dört parça Kürdistan’da ihanetçi olarak damgalandı ve teşhir oldu. Ve tüm... ORHAN YILMAZKAYA’NIN ÖZLEMLERİNİN TAKİPÇİSİ OLMAK Orhan Yılmazkaya-Hamdi yoldaşımız 27 Nisan 2009 günü: “Teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım. Devrimci karargâh savaşçısıyım. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın halkların kardeşliği. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği. Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek“ sözlerini haykırmıştı. Devamında ise: “Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu k... AVRUPA OPORTUNİZMİ DİZ ÇÖKÜYOR Avrupa derken akla her zaman ilk gelen insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, demokrasiye yaklaşım gelmiştir. Bunun içindir ki birçok çevre çağdaşlığı biraz da Avrupa ile özdeş ele almıştır. Ne var ki, eski Avrupa’da bu aralar eser yoktur. Tam tersine düşünce özgürlüğü, insan hakları, demokrasiye yaklaşımıyla bilinen bir Avrupa, bugünlerde dünyanın dikta rejimleriyle flörtleşiyor. Tehditlere boyun... NEWROZLAŞAN HALKLA TARİH KAZANILDI 2014 yılının mart ayına Türkiye’de yaşanan önemli gelişmeler temelinde giriyoruz. AKP ve Cemaat’in iktidar çatışmasının gittikçe bir sistem krizine dönüştüğü, Türkiye’nin yeni seçenekler ve sınavla karşı karşıya bulunduğu bu süreç önemli gelişmelere gebe olacak gibi görünüyor. Bu hem krizin niteliği bakımından böyle, hem de etkilediği dinamikler ve gelişmeler bakımından böyle oldu. Zaten uluslarar... Her Türlü Haksızlığa Direniştir, Newroz Newroz, karanlığa ışık tutan ateş Kara kışlara inat güneşe uzanan bir kardelen, Özgür yaşama duruş, Doğanın yeniden canlanması, Ve yeniden ama yeniden Kürtlerin tarih sahnesine durduğu, Bende varım dediği diriliş günü... Mazlumların, Rewşenlerin, Ronahilerin elele verdiği, Özgürlük ateşini Kawa'dan teslim aldığı gün bugün. Kürtlerin destansı öyküsü Demirci Kawa efsanesiyle büyüdük ve... | | GERİLLA ANILARI Yaşamda Kazanmayan, Savaşta da Kazanamaz Önderlik Güneybatı Kürdistan’da büyük ve anlamlı bir çalışma yürütmüştü. Önderliğin bu anlamlı çalışması halk üzerinde ciddi bir etki yaratmıştı. Halkın Önderliğe olan bağlılığı ve Önderliği sahiplenme duygusu bizleri de etkilemişti. Ben de bu etki ile büyümüş, daha küçük yaşta halka bağlılık duygusuyla yetiştirilmiştim. Bu etkilenme sonucu Önderlik üzerine çok okudum, anlatılanları dinledim. Anl... ÖNDERLİĞE VE BÜTÜN ARKADAŞLARA SELAMLARIMIZI ULAŞTIRIN “Acıya, gözyaşı dökmeye zamanımız olamaz.” Partimizin 5. Kongre süreciyle beraber, ülkede yeniden bir hareketlilik süreci başlamıştı. Eyalette yaşanan kayıplar ve kongreden eyalete gelen arkadaşlarla, fırtına birliklerinin oluşturulması gündemleşmişti. Biz de, Hamza arkadaşın sorumluluğunda, Habizbına bölgesinin Dilveria alanındaydık. Dilveria alanı; Hasankeyf, Gercüş Savur üçgenini kapsayan ... YOLDAŞ ACISI SEVDA KOKAR “Onun kalbi, benim de şuurum durmuştu sanki” ’1994 yazını yaşıyor ömürlerimiz... Aylardan Haziran. Hakkari’de Karnesa alanındayız. Bu alanda dört mevsimi bir günde yaşar insan. Bir yandan yaz mevsiminin kavurucu sıcaklığıyla terden sırılsıklam bedenlerimiz... Diğer yandan üst üste birikmiş, yıllanmış karlarla örtülü toprak... Hemen yanında tüm bunların ortak emeğiyle yaratılmış gibi duran rengare... CENNETİN ÖZGÜRLÜK BAHÇESİYDİ ONLAR İKİ GÜZELLİK Evet sonbaharda bile yaprakları dökülmeyen iki çiçekti onlar. Kışları kar’ın altında ölmediler. Yazların kavurucu sıcağında hiç… Bütün zorluklara inat hep canlı kalmayı bildiler. Güzellikler, zorlukları tanımaz. Onlarda güzellikleriyle her zaman zorlukları yendiler. Sorxwin ve Nucan yoldaşlar hep İlkbaharın ve Sonbaharın çiçekleriydiler. Onlar yaşam ve doğanın birer ikizi gibi hep bütünlük sağlayı... BİR AYRILIK RÜZGÂRI... Üç yıl sonra. Yıl 96. İçinde olduğum tabur Avaşin'den Ertuş'a doğru geceleyin yol aldı. Bahar takvimlerde bitmiş, yaşamda ise hala hüküm sürüyordu. Bir su çıktı önümüze, kabaran, yatağından taşan, gürültülü bir su. Karanlığın içinde el ele tutuşup gruplar halinde geçtik suyu, dizin üzerine kadar ısl... DAİMİ BİR BAHARDIR GERİLLA 2011 Yılının 10 Nisan sabahıydı. Bu sabah keşifçi bendim. Dorşin’nin Kelasor vadisi sisten görünmüyordu. Sabah saat 8’e kadar etrafı keşfetmiştim. Yakın çevrelerin dışında hiçbir şey göremeyince kendimi noktaya arkadaşların yanına bıraktım. Nokta küçük bir vadinin içinden akan bir dereciğin kenarında idi. Renas, Fırat, Er... GERİLLA TADINDA BAHAR Sabah olmuş, akşam yapılan uyarılara güneş doğuncaya kadar harfiyen uyulmuştu. Bütün günümüz manga yerleri yapmakla geçmişti. 10 Mart 1997 senesiydi. Günler günleri kovalıyordu ve bizi en çok yağmurun yağışı veya ondan daha kötüsü adeta bazen yaşamı felç eden dolu yağışı zorluyordu. Newroz bayramı gelip çatmıştı. G... YÜREK DOSTU’MA Bir hayalim var Kimseye anlatamadığım Kırılmasından korktuğum Bir hayalim var Hayalimde büyük bir umut, Kocaman bir sevgi var. Başkan’ım, Hayalimle her yerde seni arıyorum, dağların yüceliğinden bakışlarını istiyorum. Rüzgârlardan sesini istiyorum! Çiçeklerin canlılığında, kuşların kanadından her yerde, her şeyde seni arıyorum. Ve yüreğimd... ÖZGÜRLÜK AŞKIYLA HAKİKATE YOL ALAN İNSANA Üç metrelik bir yaşam alanında mahkûm edilen bir Güneş… Bir Güneş sistemi bir odada nasıl mahkûm kılınabilir ki? Bu güneşin yüceliğinin hala farkında değil karanlıkların içinde kendilerini kaybedenler. Bu Güneş ki bütün ışınlarını dünyanın bütün özgürlük kokan yüreklerine ulaştırır. Ve ulaşt... BİR VARMIŞ HEP VARMIŞ Şafağın kızıllığını yeni kurulmuş kıl çadırlar arasına bıraktığı bir vakitti. Sılav koşar adım çadırdan çıkmıştı. Son günlerde geceden selamını yüklenmiş çoban yıldızının şafağın rengârenk kuşağının arasından kaybolup gidişine ulaşmaya çalışıyordu. Çocuk bedeninde büyüyen yüreği içine sığmıyor, yaşıtlarıyla oynadığı oy... | |
| | | | |